24.04.2015

Hayırlı Cumalar

Hayırlı Cumalar


Kalbimiz imana, gönlümüz İslama, dilimiz Kuran'a, kulağımız ezana gözümüz nura, Eviniz huzurlu ve neşeli ve huzurlu olsun .
Duanız da yerim olsun :)

CUMANIZ MÜBAREK  OLSUN !



İRFAN YILDIRIM





23.04.2015

Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun

Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun



"Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiri de an bu gece"




Duanız da yerim olsun :)

KANDİLİNİZ MÜBAREK  OLSUN !



İRFAN YILDIRIM


17.04.2015

Hayırlı Cumalar

Hayırlı Cumalar


Kalbimiz imana, gönlümüz İslama, dilimiz Kuran'a, kulağımız ezana gözümüz nura, Eviniz huzurlu ve neşeli ve huzurlu olsun .
Duanız da yerim olsun :)

CUMANIZ MÜBAREK  OLSUN !



İRFAN YILDIRIM




13.04.2015

25 bin kişinin Facebook'a açtığı davada ilk duruşma !

25 bin kişinin Facebook'a açtığı davada ilk duruşma !


Sosyal paylaşım sitesi Facebook'a, 25 bin kullanıcı tarafından açılan davanın ilk duruşması bugün Avusturya'nın başkenti Viyana'da yapılıyor. Facebook, kullanıcı verilerini Avrupa'da özel hayatın gizliğini öngören yasalara aykırı olarak toplayıp paylaşmakla suçlanıyor. 

Avusturyalı aktivist Max Schrems'in başını çektiği davacılar, Facebook'un Amerikan istihbaratının izleme programı PRISM'le işbirliği yaptığını savunuyor. Dava, Facebook'un ABD ve Kanada dışındaki tüm kullanıcı hesaplarının kayıtlarını tuttuğu İrlanda'nın başkenti Dublin'de açılmıştı. Facebook davayla ilgili yorum yapmadı. 'Vahşi Batı yaklaşımı' Hukuk mezunu olan 27 yaşındaki Schrems, Fransız haber ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, bu 

davanın veri toplama konusundaki "Vahşi Batı" yaklaşımına son vermesini umduğunu söyledi. Facebook kullanıcılarının bilgilerinin AB yasalarına aykırı olarak izlendiğini savunan Schrems, "Temel olarak Facebook'tan bizi izlemekten vazgeçmesini istiyoruz. Facebook'un herkesin anlayabileceği bir gizlilik politikasına sahip olmasını ve Facebook kullanıcısı bile olmayan kişilerin verilerini toplamaya son vermesini istiyoruz" dedi. Facebook, geçmişte de gizlilik politikaları dolayısıyla eleştirilmişti.

10.04.2015

Hayırlı Cumalar

Hayırlı Cumalar


Kalbimiz imana, gönlümüz İslama, dilimiz Kuran'a, kulağımız ezana gözümüz nura, Eviniz huzurlu ve neşeli ve huzurlu olsun .
Duanız da yerim olsun :)

CUMANIZ MÜBAREK  OLSUN !



İRFAN YILDIRIM




8.04.2015

Dünyanın En Doğru Saati

Dünyanın En Doğru Saati

Yan tarafta görmüş olduğunuz makinenin ne olduğunu düşünüyorsanız sizi fazla merakta bırakmayalım ve onun bir saat olduğunu söyleyelim.

Tabi bu büyük makinenin basit bir saatten fazlası olduğunu anlamışsınızdır.

Sezyum çeşme saati olarak adlandırılan bu saat, dünyanın en doğru saati olma ünvanını elinde bulunduruyor.

Sezyumla çalışan bu İngiliz yapımı saat, bundan 10 milyon yıl sonra, belki daha da ilerisinde, doğru saati göstermeye devam edecek.

Uluslararası Standart ve Teknoloji Enstisü’nde geliştirilen saat NIST-F1, atom saatlerini de geride bırakmış gibi görünüyor.

Yeni saat, 2010’da saniyelerdeki 1 x 10-15’lik belirsizliği 3 x 10-16’ya kadar düşürdü.




7.04.2015

Q Klavye Nasıl Ortaya Çıktı ?

Q Klavye Nasıl Ortaya Çıktı ?

Q klavye ya da QWERTY, dünyada en çok kullanılan ve özellikle İngilizce konuşulan ülkelerde yaygın olan bilgisayar ve daktilo klavyesi.

Q klavyenin patentini, 1874'te Christopher Latham Sholes tarafından almış ve Sholes aynı yıllarda QWERTY'nin patentini daktilo işleriyle uğraşan E. Remington and Sons şirketine satmıştır. Günümüzde NASA, Sholes'un anısına, bir astroidi "6600 Qwerty" olarak adlandırmıştır.

Ancak Q klavye standardı ne İngilizce ne de başka bir dile uygun olarak geliştirilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Sholes, icat ettiği yazı makinesinin mekanik harf kollarından herhangi ikisi aynı anda kağıda doğru havalandığında sıkışmaya neden olduklarını fark eder. Sholes bu problemin çözümü için, kullanıcının yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini alabildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görür ve Q klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar.

Christopher Latham Sholes (d. 14 Şubat 1819 - ö. 17 Şubat 1890)
 1867 yılında gerçek anlamda ilk daktiloyu ve günümüzde halen kullanılan Q klavyeyi icat eden ABD'li mucit


Türkçede sık kullanılan tuşların F klavyedeki dağılımı

Türkçede sık kullanılan tuşların Q klavyedeki dağılımı
Bir söylentiye göre de ilk üretilen yazı makinesinin adı “Sholes & Glidden Type Writer” olarak geçer. Buradaki “Type Writer” kelimelerini oluşturan harflerin tamamı Q klavyenin en üst sırasında yer almaktadır. Böylece satıcılar, bir kağıda kolayca “Type Writer” yazarak ürünlerinin yeteneğini karşılarındakine gösterme şansı bulmaktadırlar.

Klavyenin adı üstündeki harflerden gelir. "Q klavye" adı, harflerin sol üst köşesindeki "Q" harfinden gelir. "QWERTY" adı ise sol üst köşeden sağa doğru 6 harfin yan yana getirilmesiyle meydana gelmiştir.

Bilgisayarlar çıktıktan sonra da daha önceden on parmak yazmayı öğrenenlerin işini zorlaştırmamak amacıyla aynı dizge korunmuştur.

Q Klavyenin bu rastgele harf dizilimi İngilizce yazımı zorlaştırdığından İngilizce'ye uygun bir standart geliştirmek için Washington State Üniversitesinden Prof. Dr. August Dvorak, 1932 yılında İngilizce’de çok kullanılan harflerin klavyenin en kolay ulaşılabilir yeri olan orta sırasına toplandığı bir klavye dizilimi önerir. Dvorak’ın araştırmalarına göre, sekreterlerin parmakları gündelik yazı işleri sırasında Q klavyede 16 mil yol alırken Dvorak klavyesinde sadece 1 mil yol almaktadır.

Ancak daktilo ustalarının Q klavyeye olan mevcut alışkanlıkları ve piyasanın Q klavye tarafından çoktan istila edilmiş olması nedeniyle ve 40 milyon daktilonun değiştirilme maliyeti ortaya çıkınca Dvorak’ın klavyesi yayılamaz ve kaybolup gider.

Q Klavye standardı Türkiye'de bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır, ancak Türkçe'ye uygun değildir. Çünkü Q klavyede, Türkçede en çok kullanılan harfler, uygunsuz bir biçimde yerleşmiş durumdadır.

Bu nedenle İhsan Sıtkı Yener başkanlığındaki biliminsanları, araştırmaları sonucu F klavyeyi meydana getirmişlerdir. F klavye, Türkçeye en uygun klavye dizgesidir.


Kaynak:wikipedia

F Klavye Nasıl Ortaya Çıktı ?

F Klavye Nasıl Ortaya Çıktı ?

İhsan Yener tarafından geliştirilen F klavye
İhsan Sıtkı Yener (d. 1925, Afyon), Türk öğretmen ve eğitimci, F klavyenin mucidi.

Hayatı
Liseyi 1942 yılında İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye hususunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini 1946 yılında İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde "Ölçme ve Değerlendirme" konusunda master yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı.


Kaynak:wikipedia


6.04.2015

Kur'an’ı Kerim ve Hafızlık

Kur'an’ı Kerim ve Hafızlık


“Muhakkak bizim askerlerimiz olan peygamberler ve onlara tabi olan müminler elbette galiptirler. Her ne kadar bazı zamanlarda mağlup gibi görünseler de, itibar sonadır ve hüküm ekser içindir ve nadir olan yok gibidir”. (Sâffât suresi ayet 173) İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerinin yaptığı bu ayet-i kerimenin tefsirinde Hazret-i Allah (c.c.) böyle buyuruyor. Tefsirin devamında ise Müslümanların mağlubiyet sebepleri olarak, emre muhalefet, dünyaya tamah etmek, kendini beğenmek, gurura kapılmak olarak sıralanıyor. Engellenemeyecek mukadder olan ilahi nusret ise, Kur’ân-ı Kerîm’e sımsıkı sarılmaya bağlanıyor.

Kur’ân-ı Kerîm bir derya, bir deniz, bir hazine… Onda, doğru düşünenler için ibret, haram ve helalleri gösteren bir rehber, insanı aldatan her şeyden kurtuluş, dertli gönüllere şifa, her zaman koruyucu bir sığınak, insana ve hayatına dair yaş veya kuru, küçük veya büyük her ne varsa Kur’ân-ı Kerîm’de yer alıyor.

Kur’ân-ı Kerîm’in mucizelerinin sonu yok. Geçmişe ve geleceğe ışık tutan Kur’ân-ı Kerîm’i okuyanlar, ne kadar tekrar etseler de onu eskitemezler. O, ışık veren bir ziya, aydınlık saçan bir nurdur. Peki, 1400 yıldır dünyayı ve insanlığı aydınlatan bu nur, evimize ve gönlümüze ne kadar sirayet edebiliyor?

Ona inananın muvaffak olduğu, hükmüne uyanın sadık olduğu, sarılanın hidayete erdiği, onunla amel edenin kurtulduğu Kur’ân-ı Kerîm, kütüphanedeki yerinde mi duruyor, yoksa her fırsatta dilimize, gözümüze, gönlümüze, fikrimize ve dualarımıza mı giriyor?
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “İçerisinde Kur’ân’dan bir şey bulunmayan kimse, harap olmuş ev gibidir.” buyuruyor. Hadis-i şerif, kalbinde, aklında, dilinde Kur’ân-ı Kerîm’den bir şey olmayan insanı, işe yaramayan, bir eve benzetiyor.

Bu hususta Ebu Hureyre (r.a) da “Hangi evde Kur’ân-ı Kerîm okunursa, orada bolluk bereket olur, şeytanlar uzaklaşır ve melekler o eve hücum eder. Hangi evde Kur’ân okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk baş gösterir.” buyuruyor. Peygamberimiz’den bu güne kadar Müslüman olarak hayat süren milyonlarca insan, Kur’ân-ı Kerîm okuyarak şifa buldular, sıkıntılardan kurtuldular, bereketli bir dünya hayatı yaşayıp bereketli bir ahiret hayatı umarak irtihal ettiler. Önceki Müslümanlar gibi bizim de şifa ve bereket kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’le olan ünsiyetimize geçmeden, onun uzun tarihini kısaca anlatalım.

Kur’ân-ı Kerîm’in inzali

Kur’ân-ı Kerîm kâğıda yazılı olarak inmemiştir. “Eğer sana kâğıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı, yine de o kâfirler: ‘Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir’ derlerdi.” (En’am sûresi, ayet 7) Bu ayet-i kerimeden de anlaşılıyor ki Kur’ân-ı Kerîm kâğıda yazılı olarak inmemiş, vahiy halinde Cebrail Aleyhissalam vasıtasıyla Rasulüllah Efendimiz’e indirilmiştir. Ancak Abese Sûresi ayet 13-16’da Kur’ân-ı Kerîm’in yazılması da anlatılmaktadır. “Bu kitap şanlı, yüce, tertemiz sahifelerdir. Asil ve faziletli kâtipler eliyle yazılmıştır.”

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ümmetine Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemelerini tavsiye ediyorlardı. 1000 kadar sahabe-i kiram sûrelerin hepsini ezberlemişlerdi. Diğerleri ise Kur’ân-ı Kerîm’in bir kısmını ezberlemişti. Peygamber Efendimiz ezberlenmesini arzu ederken bir taraftan da Kur’ân-ı Kerîm’in yazılmasını istiyordu. Böylece Kur’ân-ı Kerîm hem yazılı hem de hafıza yoluyla tereddüde mahal bırakmadan tarihi yolculuğuna devam edebilirdi. Biz buradaki iki yoldan hafızlık yolunu ele aldık.

Kur’ân-ı Kerîm’e kâmil manasıyli ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v) vakıf olmuşlardır. Ondan sonra da sahabe-i kiram. Ashab-ı kiram Kur’ân-ı Kerîm’i ezberliyorlardı. Onlar önce manaya vakıf oluyor, anlıyor ve öyle ezberliyorlardı.

Asıl maksat manasını düşünerek, anlayarak tedebbürle okumaktır. Nihai hedefte bu olması gerekiyor. Bugün tam bir hafızlık uzun bir süreç gibi gözükebilir. Ancak elden geldiğince ayet ayet, sûre sûre, önce mana sonra ezber yaparak sahabe-] kiram efendilerimizin yolunu takip etmek gerekiyor.

İlk dönemlerde hafızlık nasıl yapılırdı?

Mekke-i Mükerreme’de Daru’l-Erkâm, Medine-i Münevvere’de ise Mescid-i Nebevi’nin yanında Ashab-ı Suffe’den çok sayıda sahabe Hâfız-ı Kur’ân olarak yetişmişti. Ashab-ı Suffe sürekli Kur’ân-ı Kerîm okumakla meşgul olurlardı. Onlar vakitlerinin çoğunu Peygamber Efendimiz’in huzurund; geçirir, Efendimiz’den Kur’ân ve ilim öğrenirlerdi. Ne ticaret, ne sanat, n ziraat, ne de herhangi bir kazançla meşgul olmaz, sadece Kur’ân ve ilim öğrenirlerdi. Onlar Kur’ân-ı Kerîm’in tadını almışlardı. İaşeleri Peygamber Efendimiz ve diğer sahabeler tarafından temin edilirdi. Mütevazı ve çok feyizli bir ortamda yetişen Ashabı Suffe, sayıları 400’üı üzerinde Kur’ân ve irfan ordusuydu

İlk hafızlar onlar arasından çıktı. Ashabı Suffe ilk gelen ayetleri hıfz ederlerdi. Ayetlerin manasını, emir ve yasaklarını öğrenmeden diğer ayetlere geçmezlerdi. İslamiyet’in başlangıcında yüzlerce Hafizu’l Kur’ân yetişmişti. Kur’ânı ezberleyen ve onu başkalarına
öğretenlere “Kurrâ” namı verilirdi. Onların başlattığı Kur’ân sevdası (hafızlık okulu) bugün de aynı usulle devam ettiriliyor.

Hafızlık sistemi ve Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemek Hazreti Allah’ın Ümmet-i Muhammed’e verdiği en şerefli mazhariyettir.

Bu şerefli mazhariyet sahabe devrinde zirvedeydi. Daha sonraki dönemlerde hafızlık eğitimi sistemleştirildi. Mesela; Selçuklular döneminde Daru’l-Huffaz ve Daru’l-Kurrâlar kurulmasıyla, hafızlığın kurumsal hâle getirildiğini söylemek mümkündür. Osmanlı döneminde ‘Sıbyan Mektebi’ni, yani temel eğitimi tamamlayan bir öğrenci, önce alt seviyedeki bir Daru’l- Huffaza gider, orada hafızlığını tamamlardı. Sonra kıraat vecihlerini ve okuyuş usullerini, (Aşere ve Takrib) öğrenmek amacıyla Daru’l-Kurrâya devam ederdi. Bu kurumların başındaki hoca efendilere Reisü’l-Huffaz ve Reisü’l-Kurrâ denirdi.

Evliya Çelebi’nin kaydettiği bilgilere göre İstanbul’da “Esnaf-ı Hafızan-ı Kur’ân-ı Azim”in sayısı 3000 kadarı kadın olmak üzere 9000 idi. Merasimlerde hafızlar fetih sûresini okuyarak alay köşkünün yanından geçerlerdi.

Tarih boyunca İslam coğrafyasının her beldesinde hafız yetiştiren müesseseler vardı. Buralara genel olarak Kur’ân Mektebi manasına gelen isimler verilirdi. Kur’ân Mekteplerinde bölgeye göre her çocuk için ufak bir rahle ve bir de ufak minder bulundurulurdu. Afrika’da buna ilaveten tahta tablet olurdu. Talebeler tablet üzerine yazdığı ayetleri okur, ezberlerdi. Kâğıdın olmadığı yerlerde takip edilen bu usul hem yazma hem de ezberleme üzerine kuruluydu. Ama her nerde olursa olsun Kur’ân talebeleri tarih boyunca hoca efendi gelmeden derse toplanır, her biri kendi rahlesinin başına oturup Kur’ân-ı Kerîm ezberlemeye başlardı.

Hafızlığa ilk adım

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Kur’ân, bir ucu Allah’ın diğer ucu sizin elinizde olan bir iptir.

Ona sımsıkı tutunursanız, ebedi olarak sapmaz ve yok olmazsınız.” buyuruyor. Kur’ân-ı Kerîmin nasıl bir mucize-i ilahi olduğunu bilen insanlar, bir ucu Hazreti Allah’ta olan bu ipi kendilerince tutmaya çalışırlar. Onlardan biri de hafızlardır. Hafız, Arapçada “korumak, saklamak ve ezberlemek” manasına gelen hıfz kökünden türemiş bir sıfattır. Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını (114 sûre, 6666 ayet, 604 sayfa) ezberleyenlere, hafız denir.

Kur’ân-ı Kerîm’i kalbine ve hafızasına nakşedip ilk muhafaza eden Peygamber Efendimiz olmuştur. Sonrasında ise dört büyük halife Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali efendilerimiz gelirler. Muhacirinden Talha b. Ubeydullah, Saad b. Ebi Vakkas, Mus’ab bin Umeyr, Ebu Hureyre. Hanım sahabilerden Hazreti Aişe, Hazreti Hafsa, Hazreti Ümmü Seleme. Ensardan Übey b. Kâb Mu’az b. Cebel, Zeyd b. Sabit, Zeyd el Ensari ve Ebu’d Derda hazretleri meşhur hafızlardan bazılarıdır.

Ayeti kerimede Hazreti Allah üç sınıf hafızdan bahsediyor. “Sonra biz o Kitabı (Kur’ânı) kullarımızdan seçtiklerimize miras verdik.

Onlardan da kendilerine zulmeden var, ortadan giden var, Allah’ın izni ile hayırlarda öne geçen var. İşte büyük lütuf budur. (Fatır sûresi, ayet 32) Bunlardan ilki, hafızlığı unutarak kendine zulmedenler. İkincisi ortada gidenler, bir şekilde unutmamak için gayret edenler. Üçüncüsü ise hayırda yarışanlar, “Ben onu nasıl muhafaza edebilirim, manasına daha iyi anlayıp nasıl daha iyi amel edebilirim diye düşünenlerdir. İşte Hazreti Allah bu üçüncü sınıftaki hafızları methediyor. Onlara maddesiyle, manasıyla, ahlaki duruşuyla içten
gelen bir güzellik ihsan ediyor. Bu güzelliğin sebebi Kur’ân-ı Kerîm’e bağlılıktır. Methedilen hafız olabilmek için Kur’ân-ı Kerîm’in sadece lafzını değil manasını iyi anlamak, yaşamak ve yaşatmaya çalışmak gerekiyor.

Hafızlık hangi yaşta yapılmalı?

Her şeyin münasip bir zamanı olduğu gibi elbette hafızlık eğitiminde de yaşın rolü büyüktür. Gençlik ve ilk gençlik çağı (buluğdan önceki dönem) hafızlık için en uygun zaman kabul ediliyor. “Kim gençliğinde Kur’ânı öğrenirse, Kur’ân onun etine ve kanına karışır. buyuran Peygamber Efendimiz, burada gençlik çağında Kur’ân öğrenmenin ehemmiyetine işaret buyuruyor. Bu çağlar istekli olma, meşguliyetin azlığı, gönül huzuru açısından en verimli dönemdir. Gençlik ve ilk gençlik yıllarında zihin berrak, meşguliyetler az, beyin tazedir. Dolayısıyla bu dönemde hafızlık yapmak daha kolaydır.

Hafızlık için yaş sınırı konulmamakla birlikte geleneklerimizde 15, 16 yaşına varmadan hafızlığa başlamak tavsiye ediliyor. Hazreti Ali Efendimiz bu yaşlardaki gencin kalbini boş bir tarlaya benzeterek, bilgi olarak verilen her şeyi kabul edeceğini söylüyor. Fakat bu çağ serap gibidir, çabuk geçer. Olgunluk ve ihtiyarlıkta ise çok çalışmaya tahammül edilemez. Ancak yukarıda zikrettiğimiz hadisi şerifin devamında Peygamber Efendimiz, “Kim ihtiyarlığında Kur’ân öğrenir, Kur’ân ile çok ilgilenir ve unutmazsa, onun için iki kat sevap vardır.” buyurarak Müslümanları ileriki yaşlarda da Kur’ân öğrenmeye teşvik etmiştir. Bir de insanlar arasına hafızlığın sadece 10 -15 yaşlarında yapılabileceği anlayışı hâkim. Ancak araştırmalara göre anlayış ve idrak seviyesi 20 ila 40 yaşları arasında zirveye çıkıyor. İlk gençlik çağında hafız olamayanlar, özellikle bu dönemi fırsat bilip hafızlığa başlayabilirler.

Hafızlık eğitiminde “Osmanlı Usulü”

Tarih boyunca Kur’ân-ı Kerîm ezberlenirken farklı coğrafyalarda farklı sistemler tatbik edildi. Afrika’da olduğu gibi bazı bölgelerde, Fatiha sûresinden başlanıp Nas sûresine doğru ezberleniyor, bazı bölgelerde ise Kur’ân-ı Kerîm sûre sûre ezberleniyor.

Bizde ise Osmanlı döneminden itibaren tatbik edilen, Osmanlı Usulü dediğimiz hafızlık sistemi halen en yaygın takip edilen usul.

Osmanlı Usulü hafızlık sistemine göre Kur’ân-ı Kerîm ezberlemeye, her cüz’ün son sayfasından başlanıyor. Son sayfalar bitince birinci tur (şavt) bitmiş oluyor. İkinci turda sondan ikinci sayfa, üçüncü turda sondan üçüncü sayfalar ezberleniyor. Her bir turda daha önce yapılan ezberler sürekli tekrar ediliyor. Böylelikle önceki ezberler kuvvetlendiriliyor.

Bu sisteme göre yirmi turu bitirenler hafız oluyor. Yazımızda hafızlık kurslarında tatbik edilen bu sistemin nasıl işlediğini sizlere anlatacağız. Konuyu anlatmaya geçmeden önce, diğer sistemlere göre hafızlık yapmanın avantaj ve dezavantajlarından biraz bahsedelim.

“Kur’ân-ı Kerîm’i Osmanlı usulüyle ezberlemenin farkı nedir? Baştan sona ezberlemek daha kolay değil mi?” sorumuza, Hafız-ı Kurrâ Mehmet Uçar şöyle cevap verdi: “Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemenin birkaç tane usulü var. İsteyen kendine uygun olan usulu takip edebilir. Ancak hafızlık sabır ve inanç isteyen bir süreç, ecdadımız bu ilme kafa yorduğu için talebenin halet-i ruhiyesini de düşünerek, Osmanlı usulünü geliştirmiş. Düşünün, baştan sona ezberleme usulüyle bir hafız ilk on cüzü ezberliyor. Sonrasında eline Kur’ân-ı Kerîm’i alıp ‘Bu kadar sayfa ezber yaptım; ama şu kadar sayfa daha duruyor, daha yolun başındayım.’ diyerek orayı gözünde büyütebilir. Ancak Osmanlı usulünü takip eden hafızlar bunu asla demiyor. Ona göre Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı eşit. Çünkü her cüzden ezberlediği sayfalar var. Hatta Osmanlı usulüyle,’Her cüzden ezber yaptım. Biraz daha gayret edeyim, hafızlığı bitireyim.’ diyerek, ezber iştahı daha da artıyor. Ecdadımızın hafızlık sistemi, hafızı sürekli ileriye doğru teşvik ediyor, gayretini ve şevkini artırıyor, ona sonraki sayfaları ezberletme gücü veriyor.” Ayrıca ecdadımız bu sistemle hafıza tekniğini de kullanmış ve sayfaları kodlamıştır. 600 sayfayı baştan sona ezberlemek mi kolay, yoksa 30 tane 20 sayfayı ezberlemek mi? Hafızlar bu kodlama sayesinde hangi ayetin nerede olduğunu daha kolay buluyorlar. Mesela “Rabbenağfirlî velivâlideyye…” ayeti nerededir
sualine, 13. cüzün 19. sayfasının, alt beş satırındadır diye cevap verirler.

Burada bir gerçeği de ifade edelim, dünyanın her tarafından Osmanlı hafızlık usulünü öğrenip kendi memleketlerinde uygulayanlar olmuş. Hatta yurt dışından Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmek isteyenler bu usulün takip edildiği yerleri gelip buluyorlar. Türkiye’de hafızlıkta Osmanlı usulünü çok güzel uygulayan yerler var. Çok da rağbet gören bu yerler, yapılanın ne kadar doğru olduğunu ispatlıyor. İsteyen her Müslüman bu sistemle rahatlıkla hafız olabiliyor. Hafızlık kursları şu an, ecdadımızın izlerini takip ediyor.

Ne kadar zamanda hafız olunabiliyor?

Hafızlıkta bir kişinin hedefini gerçekleştirme süresini, hafızın kendisi belirliyor. Normal şartlar içerisinde hafızlık eğitimi 1 ila 2 yıl sürüyor. Hafızlık kursunda bir iki yıl içerisinde hafızlığı bitirenler olduğu gibi, gayretli çalışmalarıyla 6 ay gibi çok kısa bir sürede hafızlığını  tamamlayanlar da var.

Hafızlık yapmak için yola koyulanların aklına ilk şu soru gelebilir, “Kaç ayda hafız olabilirim?”

Bu soruya hafız-ı Kurrâlar şu hikâyeyi anlatarak cevap veriyorlar: Tarlasında çalışan bir hocaya tanımadığı biri yaklaşıp sormuş: -Efendi Amca, falanca köye tam olarak kaç saatte gidebilirim?

Hoca cevap vermemiş. Hâlbuki üç kez seslenmiş yabancı. “Herhalde sağır.” diye düşünüp yoluna devam etmiş.

Epey uzaklaştıktan sonra, Hoca, “Evlat gel!” diye bağırmış.

Merakla geri dönen gence,

“Sen tam olarak iki buçuk saatte gidersin.” demiş.

Genç adam demiş ki: “Amca bey, biliyordun da daha önce niye söylemedin?”

“Evet” demiş hoca, yolu biliyorum; ama senin nasıl yürüdüğünü görmeden nasıl cevap verebilirdim?”

Hafızlar sayfaları nasıl ezberliyor?

Kur’ân sayfaları ezberlenirken satırlar “beşer beşer” ezberleniyor. Bu, hafızlık için çok mühim bir husus. Hafızlıkta sayfaları beşer beşer ezberlemenin ayrı bir hikmeti var. Kur’ân-ı Kerîm’in ilk nazil olan ayetleri “alak sûresinin” ilk beş ayetidir. Beşerli ezber sistemini pratik hayatta tatbik eden hafızlık hocaları, bunun faydasını hatimle kıldırdıkları teravih namazlarında görmüşler. Talebelerine de bu usul üzere hafızlık yaptırıyorlar.

Osmanlı usulü ile sayfa ezberleme

Ezberlenecek ilk beş satır asgari 15 kez mahreç ve tecvid kaidelerine uyularak okunuyor. 15 defa okumanın da bir usulü var. Önce tertil (yavaş okuyuş) ile bir-iki defa okunuyor. Özellikle ilk okuma hocanın huzurunda oluyor. Sonra orta okuyuş (tedvir) ile 12-13 defa okunmaya devam ediliyor. Şayet ihtiyaç olursa hızlı okuyuş (hadr) ile birkaç kez daha okunabiliyor. Buradaki püf nokta, sayfaları yüzüne okurken çok dikkatli olmaktan geçiyor. Çünkü doğru bakamayan talebe doğru göremiyor ve ezberi eksik ya da yanlış oluyor.

Kur’ân-ı Kerîm ve biz

Peygamber Efendimiz’den sonra Ashab-ı Kiram ve Müslümanlar Kur’ân-ı Kerîm’e sahip çıktı.

Hem erkeklerden hem de kadınlar arasından binlerce hafız ve hafizeler yetişti. Hazreti Ebu Bekir Efendimiz: “Dünya işiyle ahiret işi yan yana geldiğinde ahireti tercih edin. Dünya işiniz de yoluna girer.” buyuruyor. Ashab-ı Kiram hep Kur’ân-ı Kerîm’i tercih ettiler ve kendi dönemlerinde büyük fetihler yaptılar.

Hasbelkader hafızlık yaşını geçirmiş, bu işe gönül veren ihtiyarların da kendilerine bir hafızlık hedefi koymaları gerekiyor. Çünkü 100 yaşında da olsa herkesin hidayete ve Kur’ân-ı Kerîm’e ihtiyacı var. İbrahim Aleyhisselamın ateşini söndürmek için su götüren karınca misali, hafızlıkta da önemli olan niyettir. Mesela her Müslüman, “Ben Kur’ân’ın onda birini ezberleyeceğim, oranın hafızı olacağım.” diyerek yola çıksa, bu niyeti, Hazreti Allah’ın hikmetiyle tamamını ezberlemesine vesile olabilir. Hazreti Kur’ân’ın tadını alan bir ebeveyn elbette evladını da hafız yapmak isteyecektir. Nitekim hafızlık yapan talebelerin ailelerinde en az bir hafızın olması, hafızlık kararında ailenin ne kadar tesirliolduğunu gösteriyor.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki genç olsun ihtiyarlar olsun, Kur’ân-ı Kerîm’den yeteri kadar ezber yapmamış çok sayıda Müslüman var. Çoğu namaz kılarken sadece birkaç sûre okuyabiliyor. Bir ömür, 7-8 yaşlarında ezberlenilen birkaç sûreyle geçiyor. Özellikle yaz tatilleri Kur’ân-ı Kerîm ezberi yapmak için iyi bir fırsat. Bu zaman değerlendirilirse, tam olmasa da yarım hafız, bir cüzün hafızı ya da “Yasin sûresinin hafızı” olunabilir. Ayrıca namaz kılacak kadar ayet ve sûre ezberlemek her Müslüman için farz-ı ayındır. Fatiha ile birlikte bir sûre ezberlemek vacip, Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını ezberlemek ise farz-ı kifayedir.

Tabi Kur’ân-ı Kerîm’i hayatımıza alabilmek için öncelikle bilgisayarın, televizyonun ve internetin fuzuli işlerinden hemen vazgeçmek gerekiyor. Bunun için en güzel yol, akşam olunca ailesi ile birlikte toplanıp Hazreti Kur’ân ile meşgul olmaktır. Evde hafızlık kampı yapmak, hane halkı için tercihi zor ama mükafatı büyük bir yol olacaktır. Kur’ân-ı Kerîm’i her gün okumak, onunla yaşamak, onu öğrenmek, onu ezberlemek, olmadı namaz sûrelerini gözden geçirmek bile Kur’ân okurunu, Peygamber Efendimiz’in gıpta ettiği iki sınıftan biri yapabilir. “Ancak iki kişiye gıpta edilir. Biri Allahü Teâlanın kendisine Kur’ân-ı Kerîm ihsan ettiği ve onu gece gündüz okuyan kimse; diğeri ise Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz infak eden kimsedir.”

Hafızlık tabirleri

Ham (çiğ):İlk defa ezberlenecek sayfa

Has (pişmiş):Daha önce ezberlenmiş sayfalar

Haslama: Ezberleri kuvvetlendirmek için yapılan tekrar

Galat:Yanlış ezberlenmiş kelime harf veya harekeye denir.


Kaynak:
1. Osman Keskioğlu, Kur’ân Tarihi ve Kuran Hakkında Ansiklopedik bilgiler, İstanbul 1957 s. 91-92.
2. İbn Sahnun, Eğitim ve Öğretimin Esasları, İstanbul 1996.
3. İsmail Karaçam, Kur’ân-ı Kerîm’in Faziletleri ve Okuma Kaideleri, İstanbul 1996.
4. Faruk Bayraktar, İslam Eğitiminde Öğretmen ve Öğrenci Münasebetleri, İstanbul 1989
5. Ali Osman Yüksel, İbn Cezeri ve Tayyibetü’n- Neşr, İstanbul 1996
6. İmam-ı Gazali, İhyau’ Ulumi’d-Din, Cilt 1, İstanbul 1989.
7. İsmail Hakkı Bursevi, Ruh’ul Beyan Tefsiri, Cilt 7


5.04.2015

Windows XP Windows 8'den Daha Fazla Kullanılıyor!

Microsoft'un Yaşayan Efsanesi XP, Windows 8'den Daha Fazla Kullanılıyor!





Microsoft’un Windows 10 üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığı şu günlerde gelen bir rapor, XP’nin henüz ölmediğini ortaya çıkardı. Rapora göre XP hem Windows 8 hem de Windows 8.1’in toplamından daha fazla sayıda kullanıcıya sahip.

Yaklaşık 1 sene önce Microsoft, artık Windows XP için güncelleme yayınlamayacağını açıklamıştı. O tarihten itibaren XP’nin yavaş yavaş kaderine mahkum bir şekilde yok olması bekleniyordu fakat olaylar hiçte beklendiği gibi gelişmedi.

Analistler, kullanıcıların, Microsoft’un yeni işletim sistemlerine geçiş evresinin zaten çok hızlı olmayacağını söylüyorlardı. Fakat eminiz ki hiç kimse geçiş evresinin bu kadar yavaş olacağını tahmin etmemiştir. Rakamlara baktığımızda Windows 8 %3.52, Windows 8.1 de %10.55’lik bir kullanıcı kitlesine sahip. XP ise yaklaşık 1 yıldır güncellemelerden nasibini alamıyor olsa da hala %16.94’lük kullanım oranına sahip.



Bu rakamlar açıklandıktan sonra Microsoft’ta ‘arkadaş Windows 10 da böyle olursa yandık’ düşüncesi oluşabilir. Haksız da sayılmazlar, çünkü bir kullanıcı gözüyle baktığımda insanların alışkanlıklarını kırmak gerçekten çok zor. O yüzden Microsoft’un yazılım üzerinde çalıştığı gibi kullanıcılar üzerindeki bu algının nasıl kırılabileceğiyle ilgili de çalışması gerekiyor.

4.04.2015

Google'dan 'çubuk bilgisayarlar'

Google'dan 'çubuk bilgisayarlar'


Google, HDMI girişine takıldığında monitörleri ve TV'leri bilgisayara dönüştüren çubuklarını basına tanıttı.
Biraz büyük bir hafıza çubuğuna benzeyen Chromebit, Google'ın, yeni Chrome bilgisayarları serisinin parçası.
Bu seride, şimdiye kadar piyasaya sürülen en ucuz dizüstü Chromebook'lar da yer alıyor.
149 dolara satılacak olan bu bilgisayarların Microsoft ile Google arasındaki rekabeti kızıştırması bekleniyor.
Microsoft da kısa bir süre önce tablet-dizüstü bilgisayar karışımı Surface serisinin son ürünü Surface 3'ü piyasaya sunacağını açıklamıştı.
En basit versiyonunun fiyatı 499 dolar olan Surface 3, eski sürümlerine göre Windows platformu için hazırlanan programlardan daha fazlasına erişim sağlayabiliyor.
Bütçesi kısıtlı olanlara ve okullara yönelik hesaplı bilgisayarlar, uzmanlara göre şu anda bilgisayar piyasasının parlayan yıldızları.
Bilgisayarların fiyatı düştükçe okullar da ailelerin çocuklarına bilgisayar almasını ve sınıflara bu bilgisayarların getirilmesini teşvik ediyor.
Bu da üreticileri düşük maliyetli bilgisayarlar üretmeye yöneltiyor.
Çubuktaki bilgisayar
Takıldığı cihazlarda Chrome işletim sisteminin kullanılmasına olanak tanıyan Chromebit, Asus tarafından üretilecek ve yıl sonundan önce piyasaya sürülecek.
Chromebit'in fiyatı 100 dolardan düşük olacak.
Davies Murphy Group danışma şirketinden Chris Green, "Bir dongle kadar küçük bir cihaz üzerinde, internette arama yapmaya, görüntü indirmeye ve büyük ekranda çalışmaya olanak tanıyan, ama ortada görünmeyen bir bilgisayar fikri insanların hoşuna gidiyor" diyor.
Piyasa araştırmaları şirketi Gartner'a göre, Google'ın Chrome işletim sistemini kullanan Chromebook'lar ve Chromebase masaüstü bilgisayarları da geçen yıl tüm dünyada 5 milyondan fazla sattı.
Bu rakamın bu yıl 8 milyona, 2018'de de 16 milyona yaklaşması bekleniyor.
Ancak yeni Chromebook'lar ve Chromebit şimdilik sadece ABD'de satılacak.



3.04.2015

Hayırlı Cumalar

Hayırlı Cumalar



Kalbimiz imana, gönlümüz İslama, dilimiz Kuran'a, kulağımız ezana gözümüz nura, Eviniz huzurlu ve neşeli ve huzurlu olsun .
Duanız da yerim olsun :)

CUMANIZ MÜBAREK  OLSUN !



İRFAN YILDIRIM




2.04.2015

Facebook Hesabını Kalıcı Olarak Silme

Facebook Hesabını Kalıcı Olarak Silme


Facebook hesabınızı belirli sebepler nedeniyle kapatmak isteyebilirsiniz. Peki, Facebook hesabını kalıcı olarak silme ile ilgili tüm soruların cevabı yazımızda. Facebook hesabınızı kolayca silin!

Facebook hesabını kapatmak ve bir daha açılmamasını sağlamak isteyenlerin, hesaplarını kapatmak için dondurma işlemi yerine tamamen silme işlemini uygulamaları gerekiyor. Ancak hesabınızı tamamen silme  yani Facebook hesabını kalıcı olarak silme öncesi bilmeniz gerekenleri de açıklayalım.

Hesap Kapatma Öncesi Bilinmesi Gerekenler
- Hesabınızı kapattığınızda eğer sayfanız veya gruplarınız varsa, o sayfa ve grupların da tek yöneticisi sizseniz, hesapla birlikte sayfa veya gruplarda silinecektir. (Sayfanın silinmemesi için ikinci bir yönetici eklenebilir.)

- Silinen hesap bir daha hiçbir şekilde yeniden açılamıyor.

Uygulamaları Silme
Facebook hesabınızı silmeden önce, hesabınızdaki uygulamaları da silmeniz gerekiyor. Bunun için aşağıdaki bağlantıdan Facebook Uygulama Ayarlarını açmanız gerekiyor.

Facebook Uygulama Ayarlarını açmak için buraya tıklayın.


Daha sonra uygulama ayarlarında yer alan tüm uygulamaları yanlarında bulunan x ile kaldırıyoruz. Bunu yapmadığınız takdirde hesabımız kapanmıyor. Çünkü Facebook, hesapları silme sonrası 2 hafta boyunca hiçbir hareketlilik bulunmamasını istiyor. 


Facebook Hesabını Silme
Uygulamaları sildikten sonra aşağıdaki bağlantıya giderek "Hesabımı Sil" butonuna tıklamanız gerekiyor. 

Hesabınızı silmek için buraya tıklayın.



Facebook arama geçmişi nasıl silinir?

Facebook arama geçmişi nasıl silinir?

Nefret ettiğiniz Facebook arama geçmişini nasıl sileceğinizi bu yazımızda anlatıyoruz.


Bu yazımızda sizlere Facebook üzerinde yapmış olduğunuz aramaları kaydeden Facebook'tan bu arama sonuçlarını nasıl silebileceğinizi kolay bir şekilde anlatacağız.

Facebook bilindiği üzere bir dizi değişiklikler yaptıktan sonra arama sonuçlarınızı kaydetmeye başlamıştı. Bu da bazen canınızı sıkabiliyordu. Özellikle eğer profilinizi sizden başkasıda kullanıyorsa tüm aramalarınızı görebiliyordu. Bundan kurtulmanın yolu çok basit.

1. Profilinizdeki "hareketler dökümü" bağlantısına tıklıyorsunuz.




2.  Daha fazla bağlantısına tıklayarak tüm kısımları göstertiyoruz.




3. "Ara" bağlantısına tıklayarak son arama geçmişimizi gösteren sayfaya gidiyoruz. 
"Arama kayıtlarını sil" bağlantısına tıklıyoruz.






4. Açılan popup pencerede arama kayıtlarını sil butonuna tıklıyoruz.



Ve artık arama geçmişini silmiş bulunmaktasınız. 



Google'dan 1 Nisan Şakası!

Google'dan 1 Nisan Şakası!

Google her sene süprizler yapmayı seven bir firma. İşte Google'un 1 Nisan Şakası..

Google'dan 1 Nisan Şakası!
Google her sene süprizler yapmayı seven bir firma. İşte Google'un 1 Nisan Şakası..


ABD merkezli arama motor devinin kullanıcılarına yaptığı ufak hoş süprizler. 

Google Maps üzerinden Pack-Man oynayabilmeniz mümkün. Masaüstü ve mobil cihazlarınız üzerinde Google Maps artık yeni bir Pac-Man moduna sahip. Onu bulmak için öncelikle Google Maps'i açıp Pac-Man'i nasıl oynayabileceğinizi öğrenmeniz gerekiyor. Dilerseniz burayı tıklayarak oyun ile ilgili ipuçlarını takip edebilirsiniz.

Ayrıca com.google adresine girerek tersten Google kullanmanız mümkün



Akıllı Telefonlarda IMEI Sorgulama Nasıl Yapılır?

Akıllı Telefonlarda IMEI Sorgulama Nasıl Yapılır?

IMEI sorgulama işlemini internet üzerinden nasıl gerçekleştirebilirim?
 IMEI sorgulama işlemi nereden yapılıyor? 
IMEI Sorgulama İşlemi Nasıl Yapılır?



Herkesin bildiği uygulaması kolay olan yöntemlerden birisi de telefonunuzun arama tuşunu kullanarak IMEI sorgulama işlemidir. Telefonunuzun tuş takımını açarak sanki arama yapıyormuş gibi “*#06#” tuşlayınız. Bu şekilde telefonunuzun ekranında IMEI numarası gözükecektir.

Telefonunuzun bataryası ile de IMEI sorgulama işleminizi yapabilirsiniz. Fakat çoğu akıllı telefonun bataryasının açılmaması sebebi ile bu durum yapılamayabiliyor. Eğer telefonunuzun bataryası açılıyorsa telefonunuzu kapatın ve arka kapağını açın. Bataryanın üzerinde 15 haneli IMEI numarası görebilirsiniz.

Telefonunuzun ayarlar kısmından da IMEI sorgulama işleminizi yapabilirsiniz. Ayarlar>Telefon hakkında>Durum seçeneklerini takip ederek IMEI no sorgulama işleminizi yapabilirsiniz.

Cihazınızın kutusunu hala saklıyorsanız IMEI sorgulama işleminizi yine yapabilirsiniz. Telefonunuzun çalındığında veya kaybolduğunda hemen ümitsizliğe kapılmayın birçok yöntem ile IMEI sorgulama işleminizi yapabilirsiniz.

E-Devlet Sistemi ile IMEI Sorgulama İşlemi Nasıl Yapılır?
Dilerseniz E-Devlet sistemi üzerinden de IMEI sorgulama işleminizi yapabilirsiniz. E-Devlet IMEI sorgulama işleminiz ile mobil cihazınızın yasal yollar ile ithal edilip edilmediğini ve kayıp çalıntı olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. Eğer telefonunuz yurtdışından gelmiş ise bu işlemi mutlaka yapmalısınız.

E-devlet üzerinden IMEI sorgulamak için burayı tıklayınız.

İşleminiz için öncelikli olarak yazının sonunda yer alan bağlantı adresine tıklayınız. Açılan ekranda ilk olarak IMEI no butonuna 15 haneli IMEI numaranızı giriniz.





Ardından güvenlik resminde yer alan karakterleri büyük harflerle yazınız.



Girdiğiniz bilgilerden emin olduktan sonra “Sorgula” butonuna tıklayınız.



E-Devlet sistemi ile hızlı ve güvenilir bir şekilde IMEI sorgulama işleminizi tamamlamış bulunmaktasınız.



WhatsApp Sesli Arama Özelliği Geldi!

WhatsApp Sesli Arama Özelliği Geldi!

Dünyada milyonlarca kişinin kullandığı iletişim ağı olan WhatsApp’a sesli arama özelliği geldi.


Dünyada popüler iletişim olarak bilinen WhatsApp her geçen gün kendini yeniliyor. Geçtiğimiz günlerde uzun zamandır beklenen sesli arama özelliğini davetiye yoluyla kullanıcılarına duyuran WhatsApp bu uygulamayı aktif hale getirdi. Artık kişilerinizle sesli olarak konuşabilirsiniz.

WhatsApp İndirmek için tıklayın.

AKTİF HALE GETİRMENİN YOLU
WhatsApp’ın sesli arama özelliğini kullanabilmek için yapmanız gereken birkaç yol var. İşte WhatsApp sesli arama özelliğini aktif hale getirmenin yolu:

"Öncelikle cihazınızda WhatsApp’ın son sürümünün yüklü olması gerekiyor. Ardından sesli görüşme özelliği aktif olan birisi tarafından çağrı almalısınız. Bu sayede artık karşılıklı ve sesli olarak görüşme yapabilirsiniz"

WhatsApp’ın bu uygulamayı kolaylaştırması ve yaygınlaştırması biraz zaman alacak gibi görünüyor.



 

Haberdar OL !

Bizimle İletişime Geç !

Email us: yildirimirfan@hotmail.com.tr

Email us: info@irfanyildirim.com

Blog Yazarımız